Film Gibi Bir Yanlış!

Film Gibi Bir Yanlış!

Sinema tarihini biraz kurcalarsanız karşınıza hep aynı cümle çıkar:
“Sesli film dönemi, The Jazz Singer ile başladı.”

Kulağa net ve etkileyici geliyor, değil mi?

Ses Var, İlk Yok

1927 yılında gösterime giren The Jazz Singer, sinema tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Filmde başrol oyuncusu Al Jolson’ın söylediği şu replik tarihe kazındı:
“Wait a minute, wait a minute. You ain’t heard nothin’ yet!”
Bu cümle sadece bir karakterin sözü değil, bir çağın başlangıcı olarak görülür.

Ancak bu film, sesli sinemanın ilk örneği değildir.

Duyduk Duymadık Demeyin!

Sesli film teknolojisi aslında bu filmden çok önce geliştirilmeye başlanmıştı.
1894’te Thomas Edison ve yardımcısı W.K.L. Dickson, sesli görüntü denemeleri yaptı.
1900’lerin başında Fransa’da Gaumont firması, “Chronophone” sistemiyle ses ve görüntüyü senkronize etmeye çalıştı.
1926’da Warner Bros., Don Juan filminde senkronize müzik ve ses efektleri kullandı — diyalog yoktu ama sistem hazırdı.

Peki neden The Jazz Singer bu kadar sembolleşti?


Çünkü bu film:

  • İlk kez senkronize diyalog içeren bir kurgu filmiydi.
  • Ticari anlamda büyük başarı kazandı.
  • Stüdyoları sesli sinemaya geçmeye ikna eden “patlama” noktasıydı.

Yani The Jazz Singer, teknik olarak ilk değil; ama sinema tarihinde bir eşik.
“İlk olmak” yerine “ilk fark edilen” oldu.

Bugün hala bazı ders kitaplarında, belgesellerde ya da internet sitelerinde The Jazz Singer‘ın “ilk sesli film” olduğu yazar.
Ama bu, sinema tarihi anlatılırken en çok tekrar edilen yanlışlardan birisidir.

Çünkü sinemanın sesi önce çıktı, ama sesi duyuracak sahne The Jazz Singer ile kuruldu.

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir