Egzama, ciltte kızarıklık, kaşıntı, kuruluk ve bazen kabarcıklar ile kendini gösteren kronik bir cilt rahatsızlığıdır. Halk arasında sıkça yanlış anlaşılan bir konu ise “egzamanın bulaşıcı” olduğu inanışıdır.
Egzama bulaşıcı değildir. Yani egzamalı biriyle fiziksel temas kurmak, aynı ortamda bulunmak veya ortak eşya kullanmak egzama hastalığının size geçmesine neden olmaz. Çünkü egzama, enfeksiyöz bir hastalık değil; bağışıklık sisteminin cilde karşı verdiği aşırı tepkiler sonucu oluşan bir alerjik durumdur.
Bu durumu anlamak için egzamanın temel nedenlerine bakmak gerekir. Egzama genellikle;
- Genetik yatkınlık,
- Bağışıklık sisteminin anormal tepkisi,
- Çevresel tetikleyiciler (toz, polen, deterjan, stres, hava değişimi vb.)
gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Yani hastalığın kaynağı dışarıdan “mikrop” ya da “virüs” şeklinde bulaşmaz.

Dünya Dermatoloji Akademisi ve Amerikan Dermatoloji Akademisi gibi saygın kuruluşlar da bu konuyu netleştirmiştir. American Academy of Dermatology (AAD) sitesinde egzamanın bulaşıcı olmadığı açıkça belirtilir.
Buna karşın, egzamalı cilt enfekte olursa (örneğin kaşımaya bağlı ikincil bakteri enfeksiyonu gelişirse), bu enfeksiyon bulaşıcı olabilir. Ancak bu, egzamanın kendisi değil, enfekte olmuş yaranın bulaşmasıdır. Bu durum genellikle deri bütünlüğünün bozulduğu ve hijyenin yeterli olmadığı durumlarda ortaya çıkar.
Sonuç olarak, egzama ile mücadelede esas olan, doğru tedavi ve cilt bakımını sağlamaktır. Korkulacak bulaşıcı bir hastalık değildir; bu nedenle sosyal ilişkilerde veya günlük yaşamda egzamalı kişilerden uzak durmak gereksizdir. Egzama hastalarına destek olmak ve yanlış bilgilere karşı bilinçli olmak herkes için önemlidir.