Boğalar ve Kırmızı Pelerin Efsanesi!

Boğalar ve Kırmızı Pelerin Efsanesi!

Boğa güreşleri, yüzyıllardır hem kültürel bir etkinlik hem de tartışmaların merkezinde yer alan bir gelenek olmuştur. Arenadaki en ikonik sahnelerden biri ise, matadorun elinde dalgalanan kırmızı pelerindir. Bu görüntü hafızalarımıza öylesine yerleşmiştir ki, birçoğumuz boğaların kırmızıya sinirlenerek saldırdığını düşünürüz. Ancak bu inanış, tamamen bir efsaneden ibarettir.

Aslında boğalar renk körüdür. Özellikle kırmızı ve yeşil tonları arasındaki farkı göremezler. Onlar için matadorun elinde salladığı o kırmızı pelerin, yalnızca gri tonlarında bir bez parçasıdır. Bu da, boğaların saldırgan davranışlarının renkle değil, başka bir unsurla ilgili olduğunu gösterir: Hareket.

Boğalar, çevrelerindeki ani ve dikkat çekici hareketlere karşı son derece hassastır. Matadorun pelerini hızlı ve agresif bir şekilde sallaması, boğada bir tehdit algısı yaratır. Aynı şekilde matadorun meydan okuyucu beden dili, arenadaki atmosferle birleştiğinde, boğanın içgüdüsel savunma tepkisini harekete geçirir. Yani boğa, kırmızıya değil; tehlikeli ve provoke edici hareketlere saldırır. Hatta matador, kırmızı yerine mavi, yeşil ya da sarı bir pelerin de kullansa, boğa aynı tepkiyi verecektir. Çünkü mesele renk değil, harekettir.

Peki kırmızı neden tercih ediliyor? Bu noktada estetik ve tarihsel nedenler devreye giriyor. Kırmızı renk, izleyiciye görsel bir şölen sunar. Sahneyi daha canlı bir hâle getirir. Ayrıca akan kanın pelerin üzerinde daha az belirgin olması, yani bir nevi kamufle edilmesi sahnenin görsel temizliğini de sağlar. Zamanla gelenekleşen bu kullanım, halk arasında kırmızı rengin boğaları kışkırttığı gibi yanlış bir inanışa dönüşmüştür.


Boğaların Gerçek Doğası ve Güreşlerin Tarihçesi

Arenada gördüğümüz saldırgan boğa görüntüsü, çoğu kişinin zihinlerinde bu hayvanlara dair önyargılar oluşmasına neden olmuştur. Ancak gerçek şu ki boğalar doğada genellikle sakin, otçul ve barışçıl canlılardır. Sosyal yapıya sahip olan bu hayvanlar, geniş meralarda otlayarak, sürü hâlinde yaşamayı tercih ederler. İnsanlara karşı genellikle mesafelidirler ve durup dururken saldırganlaşmazlar.

Ancak boğa güreşlerinde kullanılan boğalar, sıradan boğalardan farklıdır. Bu hayvanlar, doğduklarından itibaren özel olarak yetiştirilir. Daha agresif yapıya sahip boğalar seçilir, beslenmeleri ve yaşam alanları da bu saldırganlığı tetikleyecek biçimde düzenlenir. Yani aslında o arenadaki öfkeli boğa, insan eliyle öfkeye programlanmış bir varlıktır. Doğal hâlinde uysal olan bu hayvanlar, sistemli şekilde “saldırganlaştırılmış” canlılara dönüşürler.

Boğa güreşlerinin tarihi de oldukça eskiye dayanır. Antik Roma döneminde gladyatör dövüşlerinin bir parçası olarak hayvan dövüşleri sıkça düzenlenirdi. Zamanla bu gelenekler, özellikle İspanya ve bazı Latin Amerika ülkelerinde bir halk gösterisine dönüştü. Bugün hâlâ İspanya’da boğa güreşleri, bazı bölgelerde “kültürel miras” olarak kabul edilse de, etkinlikler hayvan hakları savunucuları tarafından yoğun biçimde eleştirilmektedir. Birçok Avrupa ülkesinde boğa güreşleri yasaklanmış ya da ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Modern dünyada bu tür şovların etik boyutu sıkça sorgulanmakta, boğaların arenada gösteriye zorlanması giderek daha fazla insanın vicdanını rahatsız etmektedir.

Sonuç olarak, boğaların kırmızıya saldırdığına dair inanç, bilimsel gerçeklerle örtüşmeyen bir efsanedir. Arenada izlediğimiz sahneler, gerçeği tam olarak yansıtmaz. Boğaların tepkileri, içgüdüsel savunma reflekslerinden ibarettir. Belki de biz, onların bu tepkilerini “öfke” olarak yorumluyoruz ama kim bilir, belki boğalar arenada matadorun yaptığı dansı sadece anlaşılmaz, garip bir gösteri olarak görüyordur…

Comments

No comments yet. Why don’t you start the discussion?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir